Sapanca Gölü
Sapanca Gölü yapısı
Sapanca Gölü, yer kabuğu hareketi sonucunda meydana gelen çanakların sularla dolması ile oluşan yani tektonik bir tatlı su gölüdür. Ülkemizdeki diğer tektonik göller gibi Sapanca Gölü'de yer kabuğunun hala hareketli olduğu fay kuşağını takip eden bir göldür. Kuzey Anadolu Fay Hattı Sapanca Gölü'nden geçmekte olup bu sebeple ilçe, birinci derece deprem bölgesidir. Ancak fay hattının gölden geçmesi, 17 Ağustos 1999 depreminde ilçede büyük bir yıkımın olmasının önüne geçmiştir.
Coğrafi Konum ve doğal yaşam
Göl, adını güney kıyısında kurulmuş olan Sapanca ilçesinden alır. Sapanca Gölü'ne kıyısı bulunan ilçeler Sakarya'nın Sapanca, Serdivan ve Arifiye, Kocaeli'nin ise Kartepe ilçesidir. Eski kaynaklarda adı Ayan Gölü olarak geçer. Göl havzası idari olarak Kocaeli ve Sakarya illeri arasında bölünmüş olup, 39 kilometrelik göl kıyı şeridinin 26 kilometresi Sakarya, 13 kilometrelik kısmı ise Kocaeli il sınırları içerisinde kalmaktadır. Gölün kuzey bölümünde D-100 karayolu, güney bölümünde ise TEM otoyolu ve Samanlı Dağları yer alır. Yüzey alanı yaklaşık 48 km2, hacmi 1.300 hm3 olan gölün uzunluğu doğu - batı doğrultusunda 16 kilometre ve kuzey - güney doğrultusunda 5 kilometredir. Gölün su toplama alanı 311 km2 ve yüzeyinin denizden yüksekliği 30 metredir. Göl seviyesi kış - ilkbahar mevsiminde yükselirken, yaz - sonbahar mevsimlerinde düşüş gösterir.
Sapanca Gölü, içme ve kullanma suyu kaynağı olmasının yanı sıra birçok göçmen kuşun konakladığı bir sulak alandır. Gölde 80 civarında kuş türü bulunmaktadır. Göl aynı zamanda yayın, sazan balığı ve turna balığına ev sahipliği yapmaktadır.
Hidroloji
Sapanca Gölü'nü Sakarya ve Kocaeli illeri içme suyu kaynağı olarak kullanmaktadır. Bölgenin en önemli su kaynağı olan Sapanca Gölünde DSİ tarafından yapılan ölçümlerde, maksimum verim yıllık 136 milyon metreküp, minimum (emniyetli) verim ise yıllık 128 milyon metreküp olarak ölçülmüştür. Gölün tabii akış ayağı olan Çark deresinin ekolojik dengesi için yıllık 10 milyon metreküp su bırakılması gerekmektedir.
Sapanca Gölü kuzey ve güneyinde bulunan dereler ve çok sayıda yeraltı kaynağı ile beslenmektedir. Göle giren derelerin debileri genellikle çok düşük olup yaz aylarında kurumaktadır. Göl devamlı olarak yenilenebilen bir hidrolojik rejime sahiptir, bunun başlıca nedeni uzunluğu 45 kilometreyi bulan Çark Deresi’nin Sakarya Nehri’ne boşalmasıdır. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından 1970 yılında Çark Deresi üzerine yerleştirilen bir regülatör bulunmaktadır.
En düşük en yüksek kot
Sapanca Gölü 28-32 metre kotları arasında işletilmektedir. Senenin bol yağışlı zamanlarında Çark Deresi kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi sağlanmakta ve gölün seviyesi bu şekilde dengede tutulmaktadır. Gölün ortalama ve maksimum derinlikleri sırasıyla 26 ve 51 metredir. Gölün en düşük su seviyesi aşağı yukarı 1972 yılında yaşanmış ve 29 metre 90 santime kadar düşmüştür. Gölün en yüksek seviyesi ise kayıtlara 32 metre 29 santim olarak geçmiştir.
Gölü besleyen dereler
Sapanca Gölü, Keçi, İstanbul (Karanlık), Kuruçay (Kurtköy), Mahmudiye, Yanık, Karaçay, Balıkhane, Çiftçınar, Tuzla, Kanlıtarla, Kuru, Maden (Eşme), Çatalölü, Altıkuruş, Harmanlar, Aygır, Kasabasın, Cehennem, Arifiye ve Sarp dereleri ile beslenmektedir. Gölün güney kesiminde yer alan önemli dereler Sarp, Keçi, İstanbul, Mahmudiye, Kurtköy (Karaçay), Yanık dereleridir. Gölün kuzey kesiminde yer alan en önemli dere ise Maden Deresi’dir.
Gölün korunması
Sapanca Gölü içme suyu havzası olması sebebiyle "Sapanca Gölü Paydaş İçme Suyu Havza Koruma Yönetmeliği" ile korunmaktadır. Göl'de yakıtlı motor kullanımına, etrafında ise birinci derece sit alanı olması sebebiyle yapılaşmaya izin verilmemektedir.
Sapanca Gölü güncel su seviyesi
Havzanın temel riskleri
Yoğun yerleşim baskısı ve dolayısıyla imar baskısı, sürekli artan nüfus, NATO Petrol Boru hattı, Sapanca Gölünün iki tarafından geçen Türkiye’nin en yoğun uluslararası karayolları ve bu yollardan taşınan her türlü kimyasal madde araçlarının kaza riski, gölün güneyinden geçen konvansiyonel ve hızlı tren hattı, iki ile komşu olması dolayısıyla karar vermedeki zorluk ve çatışmalar, havzadaki tarımsal faaliyetler ve kullanılan girdiler, su bütçesinin kullanım baskısı altında olması, özellikle yaz aylarında günlük kullanım baskısının getirdiği kirlenme, turizm açısından cazibe merkezi olması ve havzadaki ormanlık alanların tahribi.