ATATÜRK'ÜN ADAPAZARI VE SAPANCA GEZİLERİ...
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ilimize 1922 ve 1938 yıllarında ziyaretlerde bulunmuştu. İşte o ziyaretlerde yaşananlar ve Ulu Önder'in sözleri
MUSTAFA KEMAL'İN ADAPAZARI GEZİLERİ (1922-1938)
Mustafa Kemal, Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminde; Ankara -İzmit ve İstanbul yolculuklarında hemen her zaman modern ulaşım aracı sayılan treni tercih etmiştir.
İzmit ve Adapazarı bölgesinde, geçilen ve kısa mola verilen istasyonlar; Ankara-Eskişehir-Bilecik-Mekece, Akhisar, Geyve=Köprübaşı (sonra Ali Fuad Paşa) Doğançay, Arifiye, Sapanca, Adapazarı, Derbent ve İzmit.
Hâkimiyet-i Milliye, Vakit, İleri Cumhuriyet ve yerel gazeteler, Ayın Tarihi ve bazı gezi eserlerinden tespit edebildiğimiz tarihler.
21 Haziran 1922, 16 Ocak 1923; 22 Eylül 1925, 30 Haziran-1 Temmuz 1927, 4 Haziran 1928, 6 Ağustos 1929, 1 Ekim 1929, 9 Haziran 1930, 19 Eylül 1930, 10 Ocak 1932, 4 Şubat 1932, 23 Ekim 1932, 17 Ocak 1933, 26 Şubat 1933, 30 Haziran 1933, 8 Eylül 1933, 11 Eylül 1933, 9 Ekim 1933, 1 Mayıs 1934, 27 Ocak 1935, 18 Mayıs 1935, 3 Haziran 1935, 27 Haziran 1935 , 22 Eylül 1935, 9 Şubat 1936, 10 Mart 1936, 16 Mayıs 1936, 9 Haziran 1936, 16 Haziran 1936, 29 Temmuz 1936, 2 Ağustos 1936, 7 Ekim 1936, 31 Aralık 1936, 6 Ocak 1937, 10 Ocak 1937, 9 Mart 1937, 4 Haziran 1937, 16 Eylül 1937, 19 Eylül 1937, 4 Ekim 1937, 22 Ocak 1938, 24 Şubat 1938, 26 Mayıs 1938 ve Adapazarlılar'ı mateme sürükleyen 19 Kasım 1938 geçişi.
Yukarıda da temas edildiği üzere, Milli Mücadele'de Mustafa Kemal -Adapazarı ilişkileri, sürekli gündemde kalmıştır. Bu nedenle yöre, Gazi Mustafa Kemal Paşa nezdinde, ilgi noktası olmaya devam etmiştir.
İlk Adapazarı gezisi 20-21 Haziran 1922'de otomobille olmuştur. Ankara'dan trenle Sakarya'ya oradan otomobille Nallıhan üzerinden, Göynük'e ulaşan Mustafa Kemal, bu seyahati biraz gizlilik içinde yapıyordu. Yanında, Büyük Taarruz'un ön hazırlıklarını da görüşeceği arkadaşları bulunuyordu.
Cephedeki kısa teftiş sonrası, maiyeti ile Adapazarı'na ulaşan Mustafa Kemal Paşa, Adapazarı'nın kurtuluşunun ilk yıldönümünde, onların arasında kalmayı tercih etmişti.24 Bu nedenle, bir gün daha Adapazarı'nda kaldı. Sabahleyin askeri geçit resmini icra etti. Daha sonra ordunun kesin zaferi kazanması, İzmir ve Edirne'nin, Adapazarı gibi kurtularak, anavatana kavuşması için dua edildi. Ahalinin heyecanına kendisi hakkında gösterilen coşkun tezahüratına karşılık veren Mustafa Kemal Paşa şu tarihi hitabede bulundu.
"Askerler, Köylüler!
Yakın zamanda, düşmana bir darbe-i katiyeye indireceğimize emin olmalısınız. İnşallah bu darbe bizi İzmirimiz'e kavuşturacaktır. S iz, asker ve köylülerle mazlum anavatanın halas günlerini yaşıyoruz. Hürriyet ve istiklâl günlerimize kavuşmak üzere bulunduğumuzu asla kalbinizden silmeyiniz."
Mustafa Kemal, bu ziyaretle hem annesi Zübeyde Hanım ve hem de Fransız yazarı Claude Farrere'le görüşme imkânı bulmuş, gazetecilerle de İzmit Basın Toplantısı'nı yapmıştır.
Adapazarı'ndaki mahalli anlatışlara göre, Mustafa Kemal Paşa, annesi ile Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı, Baha Bey'in evinde bir araya gelmiştir. Geceyi, İstasyon karşısındaki evde geçirmiştir. Acem İsmail Efendi'nin kahvesi içilir. Orhan camiinde öğle namazına katılmıştır. Sonra, özel trenle, İzmit'e hareket etmiştir.
Adapazarı'nda, öğretmenlerle, Sabiha Hanım İlkokulu'nda buluşmuş, çay partisine katılmıştır.27 İlgi çekicidir. Bu hanım: "Atatürk 'ün okulumuzu ziyaret edeceğini öğrenince biz öğretmenler de pasta-çörek v.s. hazırladık. Atatürk beraberinde Kaymakam ve Belediye Başkanı'nın yer aldığı kalabalık kişilerle geldi. O zamanki müdiremiz Şehime Hanım ile okulu gezdiler. Daha sonra öğretmenlerle çay-pasta sohbetine katıldılar. Bizlerle uzun süre konuştular. Atatürk, bizimle birlikte fotoğraf çektirdi. Sanıyorum bu fotoğraf Sabiha Hanım İlkokulu'nda asılıdır" diye bilgi vermiştir.
Mevlûde Zaim'in kız kardeşi, o zaman okulun 6. sınıf öğrencisi Tevhide Yerlikara da şunları anlatmaktadır.
"Atatürk, okulumuza geldiğinde bizler öğrenci idik. Çekilen fotoğrafla ben de profilden çıkmışım. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, İstasyon karşısında, Hasan Cavid'lerin evinde kalıyordu. Atatürk'ün çok kalabalık bir toplulukta gelişini; annesi (Zübeyde Hanım) ile sarılıp öpüşmesini, bugünkü gibi hatırlıyorum. Sonra, balkondan halkı selâmlamasını seyrettim. Atatürk'ün döneceğini söyledikleri gün müthiş bir fırtına çıktı. İstasyonda ağaçlar devrildi. Atatürk o gün gidemedi…"
Büyük Zafer sonrası, Mustafa Kemal Paşa'nın diğer bir önemli gezisi, 16 Ocak 1923'de olmuştur. Vakit Gazetesi yazarı Naşit Hakkı (Uluğ) Akhisar, Geyve ve Arifiye gezisi hakkında, gazeteci üslubu ile şu kısa bilgileri vermektedir:
"Akhisar: İstasyonda Paşa hazretlerini Halid Bey ile ahali istikbal etmiştir. Paşa hazretleri, Akhisar'da, mu'allimlerle sohbet etmişlerdi.
Geyve: Paşa hazretlerine, Doğançay istasyonunda bir müfreze tarafından resm-i selâm ifa edilmiştir.
Arifiye: İstasyonda bura halkından başka, Adapazarı'ndan gelen esnaf ve tüccar, bekleyiş halinde idiler.
Karşılayıcılar arasında, ulemadan bir zat (Müderris Harun) burada teşekkür nutku söyledi. Paşa hazretlerinin, vatanın kurtuluşu yolundaki hizmetlerinin devamından dolayı, halkın şükrarına tercüman olmuştur. Paşa'nın yanındakiler; Bolu Milletvlekili Cevad Abbas, Başkumandan Refakat zabiti Mahmûd, Yaver, Muzaffer, Muhafız Taburu Kumandanı İsmail Hakkı, Erkân-ı Harbiyesinden Tahsin, Yümni Cevdet ve Rıza, Matbuat ve İstihbarat Müdir-i Umûmisi, İstihbarat Müdiri Edhem Hidâyet, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi Müdürü Recep Zühdü, Kalem-i Mahsusâdan Memduh, Diş Tabibi Ahmed Şevki, 40-42 adet asker"
Mustafa Kemal Paşa, tarihi nutuklarından birini de, Arifiye istasyonunda Lozan Konferansı, barışa ihtiyaç duyulduğu30, milli hâkimiyet, ekonomik vaziyet ve yurt dışındaki Müslümanlar'ın karşılaştığı esaret konularında ifade etmişti.
Nutuk'un Metni:
"Lausanne Konferansı'na murahhaslarımız gitti. Konferans devam ediyor. İnşallah arzu ettiğimiz neticeyi alacağız. Vakıa düşmanlarımız çok çetindir. Memleketimizi bir müstemleke haline getirmeğe uğraşıyorlar. Fakat bu defaki heyet-i murahhasımız karşılarına çıkanlar gibi değildir. Neticeye emniyetle intizar edelim. Bu hususta hayatımıza kastetmekle taannüd edilecek olursa ordularımız hukukumuzu müdafaaya daima amadedir.
Aynı zamanda şimdilik Lausanne Konferansı bizim için na-ümid bir vaziyette değildir. Biz sulh arzu ediyoruz.
Evvelâ, sulherver olduğumuz için sulhu arzu ediyoruz. Saniyen, mütemadî memleket sulhe, tanzim ve imara çok muhtaçtır. Fakat sulh olmayacak olursa yine mücadeleye devam edecek ve mutlaka memleket için elzem olan neticeyi elde edeceğiz. Bizim mücadelemiz bitmemiştir. Asıl sulhten sonra elbirliğiyle çalışmayı elden bırakmamak lâzımdır. Karşımızdaki düşmanlar böyle çalışıyorlar. Tarihimizde müspettir ki, şimdiye kadar nihayetsiz zaferler elde etmişizdir. Tarihimiz birçok parlak muzafferiyetler kaydeder. Fakat zaferle beraber her şey bırakılmış ve semerelerini toplamayı ecdadımız ihmal etmiştir.
(Hoca Harun Efendi-Zat-ı devletleri gibi âlihimmet ve hüsnü niyet sahibi kumandanlar ve rehberlerin şevkiyle halk her türlü fedakârlığa…)
Gazi Paşa hazretleri devamla;
Gösterdiğimiz itimada teşekkür ederim. Ancak emniyet ve itimat asar-ı fiiliyeye ibtina etmelidir ki, devamlı, olsun! Ve devamlı olursa faydalı olur. Alelamiya itimatlar çabuk sarsılabilir. Tarihimiz geçmişte nihayetsiz muzafferiyetler kaydettiği için halk herhangi bir harekâtı askeriyenin neticesine karşı izhar-ı itimat edebilir. Ancak bu gibi muzafferiyetleri müteakip de halk daima ihmal edildiğini görmeğe geçmiş günlerin telkinatiyle alışmıştır.
İşte bu nokta-i nazardan elbirliğiyle çalışmak ve halka şimdiye kadar kaçırılan fırsatların o memleketin maruz kaldığı âvakib-i elimenin yegâne saiki umuru mülk ve milletin daima mahdut bazı eşhasın elinde baziçe olmasından ve hâkimiyet-i milliyenin daima mühmel ve hatıl bırakılmış bulunmasından ileri geldiğini telkin ve hâkimiyet-i milliyeye karşı vaki olacak en küçük bir taarruz ve tecavüzü kemali celâdetle karşılamak lâzım geldiğini yine elbirliğiyle tenvir ve irşad etmeliyiz. Halk hâkimiyet-i milliyeyi benimsemeli ve memlekette yegâne ve âmilin kendisinden ibaret olduğunu unutmamalıdır. Memleketimiz asıl sulhten sonra faaliyet ve fedakârane gayret ister.
Halk üç buçuk, dört seneden beri nihayetsiz, gayret ve fedakârlık ve sarfiyatta bulundu. Ancak sulhten sonra müttehiden ibraz edeceğimiz faaliyet ve gayretlerdir ki, bu masrufatın semerelerini toplatacaktır.
Memleket iktisaden çok gayrete muhtaçtır. İktisadiyatımızın ıslah ve tanzimine vereceğimiz ehemmiyet derecesinde memlekete bir refah temin edeceğiz.
Biz haddimizi bilir kimseleriz. Tülü emel sahibi değiliz. Bugün esaret elemleri altında inleyen birçok dindaşlarımız vardır. Bunlar için de; kendi muhitlerindeki istiklallerini kesbetmeleri ve kemal-i istiklâl ile memleketlerinin refah ve itilâsına sarf-ı gayret eylemeleri en büyük temennilerimizdendir."
Sapanca'da ise Osman Nuri, Büyük Derbend'te Halis ve halkın karşılaşması oldu.
Tren, saat 4'de İzmit'e dahil olmuştur.
22 Eylül 1925 gezisi de büyük akisler bırakmıştır. Yolculuk yine trenle yapılmış, aynı demiryolu kullanılmıştır. Bu defa maiyette; Ticaret Vekili Ali Cenâni, Rize Milletvekili Fuad, İzmit Milletvekili İbrahim Süreyya (Yiğit), Başkâtib Tevfik, Yaverler Rusûhi, Muzaffer, Kalem-i Mahsûs Suad bulunuyordu. Kocaeli Valisi Vehbi Bey önceden trenle Sakarya kenarındaki Mekece istasyonuna gelmiş, erkânı ile Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya, "Hoş Geldiniz" demişti. Akhisar'da sarığını çıkartarak başına kibar bir şapka geçirmiş olan Müftizâde Hafız Rüşdi Bey de heyecanlı konuşma yaparak; "Büyük Gazi! Sen düşmanı kovdun. Bizi kurtardın. A'şarı rejiyi lağv ile bizi ihya ettin. Tekyeleri şedde ederek, bizi tarik-i hayat-ı medeniyete, milli refah ile saadete kavuşturdun" demişti. Arifiye istasyonu da kalabalıktı. Kandıra, Kara Mürsel, Yalova, Bahçecik, Ermeşe ve Adapazarı heyetleri de arz-ı tazimata gelmişlerdi. Muallim hanımlar da trene alınmış, Sapanca'ya kadar birlikte seyahat edilmişti. İzmit'e girilirken, top atışları, Reis-i Cumhur'un geldiğini müjdeliyordu.
18 Haziran 1934 gezisi de, Ankara-Gerede, Bolu, Düzce üzerinden yapılmıştı. Kocaeli, Bolu sınırı Hendek kasabası idi. Vilâyet sınırında, Vali, Kaymakam ve Belediye Başkanları'nca karşılandı. Hendek, BMM'nin açılışından bir gün önce, Mahmud Bey vak'asma sahne olmuştu.34 Gazi Mustafa Kemal, bu muhterem şehit arkadaşı Mahmud Bey'i anarak, Hendek'ten ayrıldı. Yağbasan, Budaklar, Sakarya köprüsünü geçerken eski Hendek caddesinden Adapazarı kasabası girişinde, kalabalık tarafından karşılandı. Yanında, Milletvekili Hasan Cavid (Belül) de göze çarpıyordu. Hasan Cavid (Belül) Adapazarlılar'ın yakından tanıdığı bir şahıstı. 1878'de Hopa'da doğmuş olup, Ali Rıza Efendi'nin oğludur. İdadi'yi bitirmiş, ticarete atılmış takibat kâtipliği, kaymakamlık ve kereste tüccarlığı yapmıştı. Rize ve Çoruh'dan milletvekili olarak BMM'ye girmişti (Ö: 4 Mart 1950). Halkevi'ne gidilmiş, kısa istirahatten sonra, Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal pencereden Adapazarlılar'a kısa bir hitabede bulunmuştur. 18 Temmuz 1934'de, İstanbul'da programlanmış işleri dolayısiyle, özel trenle, Adapazarı'ndan ayrılmıştır.
Reisi-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Sapanca'dan son geçişi 26 Mayıs 1938'dir. 10 Kasım 1938'de, Dolma Bahçe Sarayı'nda, vefatı, bütün yurt sathındaki gibi, Adapazarında da üzüntüye sahne olmuştur. Naşı devlet töreni ile İstanbul'dan İzmit'e taşınmış, burada trene nakledilmiştir. Program gereği birer dakikalık istasyon duruşları yapılmıştır. Derbent, Sapanca, Arifıye, Geyve, Akhisar ve Mekece'de de saygı duruşuna çok sayıda insan katılmıştı. Adapazarlılar da 16 Kasım 1938'de, Arif iye istasyonunda matem içinde, Ulu Önder'i karşıladılar. Son görevlerini yaptılar ve Ankara'ya uğurladılar. O artık, hatıraları, ilkeleri ile kalplerde yaşayacaktır.
Kaynak:Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi
SAPANCA GAZETESİ